Şu hayatın her türlü zorluklarına rağmen kendi halinde yaşayan sade bir insanım.
İçime dolan duygu ve düşüncelerimin birazını yazarak sizlerle sohbet edeyim istedim.
Kim bilir belki birçok insanın da duygularına tercüman olurum. İçinizdeki sesinizi duyar, size eşlik ederim. Neden olmasın?
İnsanlar ne kadar farklıysa düşünceleri, duyguları, beklentileri, yaşamları da o kadar farklı farklı. Bir toplum halinde yaşamamızı sağlayan da bu sanırım.
Burada yazacaklarımda hayata ilişkin ne ararsan var olacak.
Bazı zaman duygusallaştığımız, bazen da güleceğimiz konular olacak. Bazen düşündüren, bazen belki kızdığımız konular olacak. Bazan dalga belki hayatla dalga geçeceğiz.
İnsan hayatı çok yönlü, onun için ben de burada her farklı konularda sohbet edeceğim sizlerle.
Tıpkı hayatın bize yaptığı gibi. Bakalım rüzgâr hangi yönden esecek.
***
Bunları yazarken şu anda dışarda soğuk bir hava var. Şimdi yağmur yağıyor, biraz önce de kendini kara hazırlayan bir gökyüzü vardı yukarıda.
Arada güneş kendini göstermek istese de kara bulutlar hemen önünü kesiyor. Meteoroloji raporunda da kar yağacak deniliyor ama İstanbul bunu pek dinlemiyor. O da asiliğini gösteriyor her daim. Bütün tahminleri alt üst ettikten sonra beklenmedik bir anda yağıveriyor.
Ben de camın arkasında oturup bir havaya bir gelip geçenlere bakıyorum.
Herkes kendi halinde bir telaş içinde.
Bir yandan gökyüzündeki bulutların dansını izliyorum, oradan oraya savrulup duruyorlar
Ben soğuk havaları, karı, yağmuru severim. Severim de hiç çocukluğumda karda oynamadım.
Yağan yağmurun sesi beni hep duygulandırır. Camın gerisinde yağmurun o kendine has sesi havanın bir açılıp bir kapanması, hele bir de sobanız varsa yanan odun sesleri çıtırtıları beni çok uzaklara, çok farklı duygulara götürür.
Bir de yağmur yağdığında nedendir bilmem kuru fasulye yemek isterim yanında acılı turşusuyla.
Ne var ki şimdilerde soba yok. Olsun her şeye rağmen yağmurun sesi beni mutlu ediyor. Hele bir de kar yağışının görüntüsü beni alıp götürür.
Kar tane tane yağarken kafanızı kaldırıp da gökyüzüne baktınız mı hiç? O kar tanelerinin kendine özgü dans ederek inmesini izlediniz mi?
İnerken her biri bir başka güzel olan o şekilleri hiç biri bir diğerine değmeden özenle yere düşüyor. Kar tanesinin camdaki şekillerine baktığımda aman Allah'ım bu ne güzellik diyorum.
Sonrasında her taraf bembeyaz göz alabildiğince işte bu bir mucize.
Eeee kar yağar da o taze kardan bir tutam yenmez mi? Uygun bir yerden alıp kar yiyeniniz var mı bilemem. Ben hiç dayanamadığımı itiraf etmeliyim.
***
Evet canlarım bundan böyle burada sizlerle sohbet tarzında yazılarım olacak.
Bazen belki sizlerin düşüncelerinizi dile getireceğim. Bazen içimden geçenleri. Bazen da seyrettiğim diziler veya filmlerin dedikodusunu yapacağım.
Malum yakınsak da hayatımızın büyük bir bölümünü ekranlarda yayınlananlar oluşturuyor.
Artık konuşamadıklarımızı filmler, diziler anlatıyor. Evet anlatıyor da ne kadar doğru anlatıyor bunların da bir anlamda kendi aramızda kritiğini yapağız.
***
Hayatın yaşamanın zorluklarını biraz kendimizden uzak tutabilecek…
Hayatı ciddiye almadan, kimseyi incitmeden kendi halinde takılacağım.
Kalbimizdeki, aklımızdaki düşüncelerimizi bu yazılarla dile getireceğiz.
Bir anlamda birlikte zaman geçirmek…
Eskiler kalemin güçlü olsun derler ya ben de kendime diyorum. Haydi uğurlar olsun okuyanım bol olsun diyorum.
Başlama cesareti gösterdiğim için kendimi şimdiden tebrik ediyorum.
Deniz YILMAZ