Borçlanma konusunda zihnimizde hep yanlış bilgiler bulunuyor. Oysa borçlanmak hiç yanlış bir fikir değil. Hele Türkiye gibi enflasyonu yüksek ülkelerde borçlanmayı yeniden değerlendirmek gerekiyor.
Önce niçin borçlandığınız sorusuna cevap bulmak gerekiyor. Bu soruyu sorduğumuzda karşımıza “doğru borçlanma” ve “yanlış borçlanma” tabirleri karşımıza çıkıyor.
Eğer borçlanarak bir tüketim malı veya aracı satın alıyorsanız, bu her ne kadar sizin bireysel olarak çok fazla işinize yaradığını düşünüyorsanız düşünün, bunun adını doğru koyalım. Bu tür borçlanma kesinlikle “yanlış borçlanma” kategorisine girer.
♦️ Borçlanarak kendinize bir cep telefonu mu aldınız?
♦️ Borçlanarak tatile mi gittiniz?
♦️ Borçlanarak evlendiniz mi?
♦️ Borçlanarak evinize çok gerekli olduğunu düşünüp mobilya, bulaşık makinesi mi aldınız?
Buna benzer listeyi uzatıp gidebilirsiniz.
Belki söyleyeceğim söz sizi rahatsız eder biliyorum ama ekonomi rakamların konuştuğu bir bilim dalı ise bu tür borçlanmaların hepsi “yanlış borçlanma” kategorisinde yer alır.
DOĞRU BORÇLANMA NASIL OLUR?
Yine sorularla devam edeyim.
Siz hiç şirketlerin yatırımlarını nasıl yaptığını merak ettiniz mi?
Buna ilişkin bir bilgi veya araştırmanız yoksa ben size yardım edeyim. Şirketler, yatırımlarını genel itibariyle öz sermayeleri ile yapmazlar.
Ya nasıl yaparlar?
Şirketler yatırımlarını borçlanarak yaparlar. Ama bu borçlanmanın şartlarını daha yatırıma girişmeden bütün ayrıntıları ile hesaplayıp önlerine koyarlar. Ondan sonra yatırıma girişirler.
Evet kârlarının bir kısmını banka ile paylaşırlar. Bu doğru. Zaten paylaşmayı bilmeyen ciddi kârlar da elde edemez.
TÜRKİYE’DE EN İYİ KAZANDIRAN YATIRIM BORÇLANMA
Çok uçuk bir şey söylediğimi biliyorum. Ama bildiğim bir şey daha var. Türkiye gibi ülkelerde borcunuzun büyük bölümünü enflasyon ödüyor. Bundan dolayı yatırım yaparken borçlanmaktan korkmayın.
Korkmanız gereken, ne için borçlandığınız sorusuna verdiğiniz cevap olacak.
Eğer borçlanarak tüketim yapıyorsanız adı ne olursa olsun bu kesinlikle yanlış borçlanmadır. Eğer yatırım yapıyorsanız bunun doğru yatırım olma ihtimali çok fazla.
Niye ihtimalli bir cümle kurdum?
Hemen cevabını vereyim. Her yatırım doğru yatırım değildir de ondan. Şirketlerin yaptığı her yatırım doğru oluyor mu? Olmuyor elbette.
Türkiye’de yanıltmayan bir yatırım türü var. Bu da gayrimenkul/emlak yatırımı.
Birkaç yıl geriye gidelim. 2020’nin yaz aylarına…
Elinizde bir miktar tasarrufunuz var diyelim. 150 bin TL kadar. O sıralarda bankalarda ikinci el konut faizleri yaklaşık 0,96-1,1 düzeyinde idi.
Elinizdekinin dört katı kadar bankadan kredi çekip 750 bin TL’ye 60 ay vadeli bir ev aldığınız var sayalım. Aylık taksit tutarınız 5 bin TL dolayında olacaktı.
Belki ilk yıl çok zorlanırdınız ama ikinci yıldan itibaren rahatlamaya başlamış olurdunuz. Bugün hâlâ daha 5 bin TL ödeyecek olacağınız için sizin bütçenizi hiç zorlamamış olacaktı.
Hele bu yıldan itibaren tabiri caizse “çerez parası” olacaktı. 3 yıl önce 750 bin TL’ye aldığınız evin bugünkü değeri 4-5 milyon TL olacaktı.
Bu rakamları nereden mi biliyorum?
Yakın çevremden birkaç kişiye elimizde kalem kâğıt hesaplar yaparak onları gayrimenkul yatırımı yapmaya ikna ettim de oradan biliyorum.
ASLINDA EV ALMAK YATIRIM DEĞİL
Esasında ekonomisi istikrarlı olan ülkelerde konut almak “yanlış borçlanma” kategorisinde yer alır. Çünkü ekonomisi istikrarlı ülkelerde evin değeri fazla değişmez. Bundan dolayı da yanlış borçlanma türleri içinde ev almaya yönelik borçlanma da vardır.
Aslında ev almak yatırım değil, tüketim aracıdır. Ama enflasyonun her dönemde yüksek olduğu Türkiye’de ev almak bir yatırım aracı durumunda.
Arsa/tarla, çoğu zaman konut yatırımından daha kârlı oluyor. Doğru yerden alınan bir arsa veya tarla hiç masrafı da olmayan bir yatırım aracı.
♦️ Eve göre yıllık emlak vergisi çok az.
♦️ Aidat ve bina bakım masrafı gibi masrafları yok.
♦️ Durdukça yıpranma ve tadilat tamirat gerektirmiyor.
İşin özünü söyleyeyim.
Türkiye’de çok az kişi bunun farkında. Son yıllarda en iyi kazandıran yatırım kesinlikle BORÇLANMA oldu.
Borçlanan mal-mülk sahibi oldu. Borçlanan kazandı.
İşin en güzel tarafı, borcunuzun büyük kısmını ENFLASYON sizin adınıza ödedi.
Siz “borç yiyen kesesinden yer” sözü yerine “borç yiğidin kamçısıdır” sözünü esas alın.