Bugün sizinle emlak sektörüne farklı bir yerden bakacağız. Dış dünyada yaşanıyor gibi görünen gelişmelerin bizi nasıl etkilediğinden hareketle metropol dışında “bir karış toprak sahibi” olmanın önemini anlatmaya çalışacağım.
Dünya, Ortadoğu’da Hamas’ın tetiklediği saldırganlığın nereye varacağını kestirmeye çalışıyor. Bunun öncesinde Balkanlar’da Sırbistan’ın Kosova sınırına asker yığması, Azerbaycan-İran-Ermenistan arasında yaşanan gerginliği hesaba katarsanız tablo daha da vahim.
Sırbistan-Kosova gerginliğinin yaşandığı bölge Türkiye’ye uzak diyenler için önce kuzeydoğu ve doğu sınırımıza bakalım.
Kafkaslar yüzlerce yıldır kaygan bir zemin. “Dün dünde kaldı” diyenleri bir kenara bırakıp bugüne baktığımızda tablo hayli karmaşık. Türkiye, Ermenistan’a karşı Azerbaycan’ın yanında. İran, Azerbaycan’a karşı Ermenistan’ın yanında saf tutmuş durumda.
Türk hükümeti, Ortadoğu’da İsrail’e karşı Hamas’ı destekliyor. Azerbaycan, İran’ın arka çıktığı Hamas’a karşı İsrail’e destek veriyor. Üstelik bunu her fırsatta ortaya koyuyor. Hamas ise İran’a karşı Ermenistan tezlerini savunuyor.
Kendini dünyanın efendisi gören ABD ise Kafkaslarda Azerbaycan’a karşı Ermenistan’ı haklı buluyor. İran’ı abluka altında tutmak için hiçbir fırsatı kaçırmıyor.
ORTADOĞU’DA SINIRLAR YENİDEN ÇİZİLİYOR
Hamas’ın 7 Ekim’de Gazze’den saldırıya geçip İsrail içlerine kadar sızmayı başarması, gelecek yıllarda Ortadoğu’da kavşak tarihi olarak hatırlanacak.
- 2 Ağustos 1990’da Saddam’ın Kuveyt’i işgal etmesi gibi,
- 11 Eylül 2001 el-Kaide’nin New York’ta İkiz Kulelere saldırması gibi.
Hamas’ın sızma harekâtı sonrasında 700 dolayında İsraillinin öldürüldüğünü haber ajansları dünyaya duyuruyor. Birden fazla yerleşim biriminde Hamas militanlarıyla İsrail güvenlik güçleri arasında halen çatışmaların sürdüğü belirtiliyor.
Hamas’ın arkasında İran’ın olduğu, İran destekli Hizbullah’ın Hamas’a destek vermek için saldırı emri beklediği de bizzat Hizbullah yönetimi tarafından dillendiriliyor.
Peki bütün bu yaşananların başlıkta ifade ettiğim, “Büyükşehir dışında gidecek bir yeriniz yoksa…” ifadesiyle ne alakası var sorusunun cevabına geçmeden bir iki hatırlatma daha yapmam gerekiyor.
İsrail Başbakanı Netanyahu, Filistinlilere “Gazze’yi boşaltın” çağrısı yaptı. Çıkabilecek Filistinlilerin gidebilecekleri adres Türkiye olacak. İşin ilginç yanı, yaşadıkları toprakları güvensiz hisseden İsrailliler için güvenli adreslerden birisi İstanbul görünüyor. Ben Gurion Havalimanı’ndan kalkan uçakların önemli bir kısmının varış adresi İstanbul olduğu, terminale giriş yapanlarla gerçekleştirilen röportajlardan anlaşılıyor.
İsrail’in Hamas’tan intikamını Filistinli kanı dökerek alacağına herkes inanıyor. Üstelik, Netanyahu’nun hesabının ölen her İsrailli için 100 bedel ödetme hesabında olduğu söyleniyor. Bu hesabı yapmanın ne kadar olacağının hesabını yapmak bile ürkütücü.
Daha İran’a ABD’nin saldırmasına ilişkin hesap yapılmadan sadece Filistin ve İsrail’den Türkiye’ye gelecek insan sayısına ilişkin varın siz hesap yapın. İran’a müdahalenin durumu neye çevireceğine ilişkin bir tahmin yapmak bile zor.
İSTANBUL DAHA PAHALI HALE GETİRİLECEK
İstanbul, “dünya metropolü” adı altında daha kozmopolit bir hale getirilecek. Bu durum, sıradan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için kentin daha pahalı ve her açıdan yaşanmaz hale getirilmesi anlamına geliyor.
Şimdi başlıkta geçen “Büyükşehir dışında gidecek bir yeriniz yoksa…” ifadelerine dönme zamanı.
İstanbul’a, Bursa’ya, İzmit’e yakın bölgelerde “bir karış da olsa toprak” sahibi olmak her zamankinden daha önemli hale gelmiş durumda. Ben size sadece işin maişet/geçinebilme boyutuyla yaklaşıp bu değerlendirmeyi yapmaya çalıştım. İşin başka yönlerinin kapağını bile açmak istemiyorum.
Elinde bir miktar tasarrufu olanların yakın ve bakir bölgelerden alternatif bir hayat kurabilmek amacıyla toprak sahibi olmasının zaruret halinde olduğunun altını çizmek istiyorum.