ETH Zürih araştırmacılarının geliştirdiği yeni yapı malzemesi, şehirlerin karbon yükünü azaltarak sürdürülebilir yaşam alanlarının önünü açacak. Güneş ışığıyla büyüyen ve atmosferdeki karbondioksiti iki kez hapsedebilen canlı yapı jeli, mimarlıkta yeni bir çağın kapısını aralıyor.
ETH Zürih Makromoleküler Mühendislik Bölümü liderliğinde geliştirilen bu yenilikçi yapı malzemesi, biyo-mimari ve yeşil inşaat teknolojileri açısından çığır açıcı nitelikte. Fotosentetik özellikteki bu jel malzeme, hem biyokütle üretip hem de mineral formda karbon depolayarak karbon nötr yapılar için önemli bir çözüm sunuyor.
Her gramında 26 miligram karbondioksit tutuyor
Laboratuvar testlerine göre, malzemenin her gramı yılda yaklaşık 26 miligram karbondioksit emebiliyor. Bu özelliği, özellikle siyanobakterilerin atmosferdeki karbondioksiti hem biyolojik hem de kimyasal yolla hapsedebilme kapasitesinden kaynaklanıyor. En zayıf ışıkta bile fotosentez yapabilen bu bakteriler, malzemenin canlı kalmasını ve sürekli karbon bağlamasını sağlıyor.
ETH Zürih Profesörü Mark Tibbitt, “Bu malzeme yalnızca güneş ışığı, deniz suyu ve temel besinlerle büyüyebiliyor. 3D baskı teknolojisi ile şekillendirilebilen yapı taşı, gelecekte karbonu doğrudan binalarda tutmak için kullanılabilecek potansiyele sahip,” açıklamasında bulundu.
Bienal’de sergilendi, ağaç kadar karbon tutabiliyor
ETH doktora öğrencisi Andrea Shin Ling, laboratuvar ortamında geliştirilen bu malzemeyi, Venedik Mimarlık Bienali’nde sergilenen sanat eserine dönüştürdü. Kanada Pavyonu'nda kurulan Picoplanktonics adlı yerleştirmede kullanılan bu canlı yapı taşlarıyla üç metre yüksekliğinde ağaç gövdesi benzeri yapılar inşa edildi. Bu yapıların her biri yılda 18 kilograma kadar karbondioksit bağlayabiliyor. Bu miktar, ılıman bir bölgede yetişen 20 yaşındaki bir çam ağacının yıllık karbon emilimine eş değer.
Bina cephelerine karbon tutucu kaplama geliyor
Tibbitt, bu canlı malzemenin gelecek yıllarda binaların dış cephelerinde karbon tutucu kaplama olarak kullanılabileceğini belirtti. “Malzemenin tüm bina ömrü boyunca aktif kalması ve karbonu sürekli emmesi hedefleniyor. Ancak bu, henüz başlangıç noktası. Önümüzde uzun bir araştırma süreci var,” diye ekledi.
Biyo-tasarımın ve yeşil yapıların geleceğini şekillendirecek bu yenilik, şehirlerin sürdürülebilirliği ve iklim krizine karşı mücadelesinde güçlü bir çözüm olarak öne çıkıyor.
Bu arada Prof. Mark Tibbitt, 2019 yılında Alman dergisi JWD tarafından “Mann von Welt” (Dünya Adamı) olarak seçilmişti.