Türkiye’de konut piyasasında yaşanan daralma ve geleneksel mortgage sisteminin sürdürülemez hale gelmesi, yeni finansal çözümleri gündeme taşıyor. Dünya gazetesi yazarı Ali Hepşen’in kaleme aldığı yazı, konut finansmanına dair çarpıcı tespitler ve yenilikçi öneriler sunuyor.
Hepşen’e göre, 2007 yılından bu yana konut ediniminin temel aracı olan mortgage sistemi, enflasyonist ortam, faiz dalgalanmaları ve hanehalkı gelirlerindeki reel düşüş nedeniyle tıkanmış durumda. Bugün kredi maliyet oranları yüzde 45-50 seviyelerine ulaşmışken, konut fiyatlarındaki artış gelir artışının çok üzerinde seyrediyor. Bu da konut kredisiyle ev sahibi olmayı birçok kişi için erişilemez kılıyor.
Hibrit Finansman Modelleri Devrede
Ali Hepşen, klasik konut kredisi sisteminin yerine “hibrit konut finansman modelleri”nin devreye girmesi gerektiğini savunuyor. Bu yeni sistem, bireysel yükü azaltarak finansman sorumluluğunu kamu, özel sektör ve sermaye piyasaları arasında paylaştırmayı amaçlıyor.
Örnek olarak, İngiltere’de uygulanan “Help to Buy” ve “Shared Ownership” modelleri ile ABD’deki “Rent-to-Own” yapısı dikkat çekiyor. Türkiye’de ise benzer bir yapı için yasal ve mali altyapının oluşturulması gerektiği vurgulanıyor.
Alternatif Modeller Neler?
Kira Öde-Sahip Ol (Rent-to-Own): Konutun sahibi şirket olur, kullanıcı ise kiracı olarak başlar ve belli süre sonunda mülkiyeti devralır.
Kooperatif Temelli Finansman: Mülkiyet kooperatifte kalır, bireylere sadece kullanım hakkı tanınır. Bu sistem spekülatif fiyatlamanın önüne geçebilir.
Sermaye Piyasası Entegrasyonu: Proje bazlı gayrimenkul yatırım fonları aracılığıyla, kamu ve özel sektör iş birliğinde alternatif finansman sağlanabilir.
Kamusal Destek Şart
Hibrit finansman modellerinin başarıya ulaşması, sadece finansal mekanizmalarla değil, aynı zamanda kamu desteğiyle mümkün olabilir. Arsa tahsisi, altyapı yatırımları ve yasal kolaylıklar bu modellerin sürdürülebilirliğini artırır.
Viyana’da belediyenin öncülüğünde geliştirilen hibrit sosyal konut projeleri, Avrupa’nın en başarılı örnekleri arasında yer alıyor. Türkiye’de de benzer yapıların hayata geçirilmesiyle, konut bir yatırım aracı olmaktan çıkarak, erişilebilir bir yaşam hakkı haline gelebilir.