Yüksek faiz ortamına rağmen ipotekli konut satışlarında dikkat çeken artışın nedeni belli oldu. Bu artışın altında, geleneksel banka kredilerinin ötesinde gelişen yeni finansman modelleri olan tasarruf finansman sisteminin olduğu belirtiliyor.
Yılın en yüksek konut satış rakamının açıklandığı mayıs ayında, toplam konut satışları bir önceki yıla göre yüzde 17 artarken, ipotekli satışlardaki artış ise yüzde 96 olarak kaydedildi. Bu artış, faiz oranlarının oldukça yüksek olduğu bir dönemde gerçekleştiği için sektörde şaşkınlık yarattı.
Yeni Şakaf yazanrı Yusuf Dinç’e göre bu durumun altında yatan temel neden, artık ipotekli satışların sadece banka kredisiyle değil, tasarruf finansmanı ile de yapılabiliyor olması. Özellikle bu yıl, ipotekli satışların önemli bir kısmı tasarruf finans sistemi üzerinden gerçekleşti.
Tasarruf finans nedir?
Tasarruf finans modeli, faizsiz ve taksitli birikimle konut ya da araç sahibi olmayı mümkün kılıyor. Katılımcılar, belirli bir sürede birikim yaparak sırayla ev ya da araba sahibi oluyor. Banka kredisinden farklı olarak bu sistemde faiz yükü yok, borç değil tasarruf esası var.
Dinç, yazısında sektöre dair dikkat çeken verilere de yer verdi:
2025 yılı itibarıyla her ay ortalama 10 bin araç ve 5-6 bin konut tasarruf planı üzerinden teslim ediliyor.
Şu anda 673 bin aktif tasarruf planında, 630 binin üzerinde kişi birikim yapıyor.
Bu rakamlar, ipotekli satışlardaki artışın sadece faiz indirimi ya da banka politikalarıyla açıklanamayacağını, alternatif finansman modellerinin etkili olmaya başladığını ortaya koyuyor.
“Bankaların faizli modeline alternatif gelişiyor”
Dinç’e göre faizle büyüyen konvansiyonel mortgage modelinin sınırlı olduğu artık görülüyor. Tasarruf finans, hem konut krizine hem de borçlanma baskısına çözüm sunabilecek yerli ve özgün bir model olarak öne çıkıyor.
Ayrıca, tasarruf finans sistemine devlet desteği de gündeme gelebilir. Dinç, bankalarda yapılan birikimlere sunulan eğitim, konut ve çeyiz hesaplarındaki gibi teşviklerin, tasarruf finans sektörüne de tanınması gerektiğini savunuyor.
Yeni model, yeni tartışmalar
Yazıda sadece konut değil, otomotiv finansmanı da sorgulanıyor. Dinç, ithal edilen araçların Türk bankalarının kaynaklarıyla değil, ithalatçının kendi getirdiği kredi modelleriyle finanse edilmesi gerektiğini savunarak şu soruyu yöneltiyor:
“Alman, Çinli, Koreli üretici arabasını getiriyor, ama krediyi bizim bankalar mı sağlıyor? Bu sürdürülebilir değil.”
“Yeni dünyada Türkiye’nin finans modeli ne olacak?”
Sonuç olarak Dinç, faiz merkezli finans mimarisinin hem ekonomik hem de sosyal açıdan sürdürülebilir olmadığını belirtiyor ve şu çağrıyı yapıyor:
“Milletimizin tasarruflarıyla kendi geleceğini kendi avucunda tutacağı bir aklı inşa etmeliyiz.”















