TÜİK'in 2025 yılı ilk çeyrek yapı ruhsatı verileri, konut sektöründe üretim tarafındaki daralmanın endişe verici boyutlara ulaştığını ortaya koydu. Belediyeler tarafından verilen yapı ruhsatı sayısı, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 18,7 azaldı. Bu düşüş, yalnızca geçici bir yavaşlama değil; üretim niyetinin kalıcı şekilde zayıfladığını gösteriyor.
2024 yılında da arz yönlü sıkıntılar yaşanmışken, 2025'in ilk çeyreğinde yaşanan bu gerileme sektörün üretim cephesinde ciddi şekilde frene bastığını ortaya koyuyor. Uzmanlara göre bu durum, konut fiyatlarının ve özellikle kiraların uzun süre yüksek kalmaya devam edeceğinin habercisi.
Satış rakamları yanıltabilir, gerçek tablo ruhsat verilerinde
Konut satış istatistikleri hâlâ yüksek seviyelerde gibi görünse de bu veriler, büyük ölçüde geçmiş yıllarda satılan konutların tapu devirlerine dayanıyor. Uzmanlar, bugün açıklanan satış verilerinin çoğunlukla 2021–2023 döneminde yapılmış ancak tapu devri gecikmiş işlemleri yansıttığına dikkat çekiyor. Bu nedenle gerçek üretim eğilimini anlamak için yapı ruhsatı verilerinin dikkate alınması gerekiyor.
Merkez Bankası uyardı: Kira enflasyonunun temel nedeni arz eksikliği
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın 22 Mayıs 2025 tarihli Enflasyon Raporu’nda da kira fiyatlarındaki inatçı artışlara dikkat çekildi. Raporda, konut arzı yetersizliğinin kira kalemindeki fiyat ataletinin başlıca nedeni olduğu vurgulandı. Deprem ve kentsel dönüşüm gibi arzı etkileyen unsurların kira enflasyonunu kontrol etmeyi zorlaştırdığı ifade edildi.
İstanbul'da her yıl 122 bin konut gerekiyor
KONUTDER’in PwC Türkiye’ye hazırlattığı rapora göre, İstanbul’un her yıl ortalama 122 bin yeni konuta ihtiyacı var. Bu da 10 yılda 1,22 milyon yeni konut ihtiyacı anlamına geliyor. Tek kişilik hanelerin artması, göç hareketleri ve geçici talep unsurları bu ihtiyacı daha da büyütüyor. Ancak 2025’in ilk çeyreğinde verilen ruhsat sayısı, bu ihtiyacın çok gerisinde kalıyor.
Çözüm yeni modellerde: Üretmeden enflasyon düşmez
Uzmanlara göre, yalnızca talebi kısmaya yönelik ekonomi politikalarıyla barınma krizi çözülemez. Arz yönlü çözümler şart. Bu kapsamda sosyal konut projeleri önemli adımlar olarak görülüyor ancak gecikmeler yaşanabiliyor. Dolayısıyla konut üretimini hızlandıracak alternatif finansman, vergi teşvikleri ve yeni mülkiyet modelleri gibi çözümler artık kaçınılmaz hale geliyor.
Uzmanlar uyarıyor: Üretim hızla artmazsa konut krizi derinleşecek
Konut arzındaki bu yapısal daralma, yalnızca fiyatlar üzerinden değil, sosyal refah ve yaşam kalitesi üzerinden de ciddi riskler barındırıyor. Sektör temsilcileri, üretimin hızla artırılmaması durumunda önümüzdeki yıllarda daha ağır barınma sorunları yaşanabileceği konusunda uyarıyor.
Prof. Dr. Ali HEPŞEN'in Dünya Gazetesinde yer alan makalesinden yararlanarak hazırlandı.