Rüzgar enerjisi sektöründe uzun süredir beklenen kritik düzenlemeler, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nda 19 Temmuz 2025 tarihinde kabul edilen yeni yasa ile resmiyet kazandı. "Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" kapsamında yürürlüğe giren yeni düzenlemeyle, rüzgar enerjisi yatırımlarında ön lisans alma süresi 48 aydan 15 aya kadar düşürülebilecek.
Yeni yasa ile birlikte ruhsat ve imar izin süreçlerinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'na verilen yetkiler genişletilirken, EPDK'nın acele kamulaştırma yetkisi de güçlendirildi. Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreçleri sadeleştirilerek, artık ÇED raporu imar izni için ön koşul olmaktan çıkarıldı. Ayrıca, orman izinleri daha sistematik ve öngörülebilir hale getirilirken, ana kuş göç yolları dışında kalan projelerde ornitolojik gözlem yükümlülükleri esnetildi.
Yeni düzenleme sayesinde yatırımcıların karşılaştığı bürokratik engellerin azaltılması, yatırımların daha kısa sürede devreye alınması ve Türkiye’nin enerji arz güvenliğinin güçlendirilmesi hedefleniyor.
TÜREB: Türkiye rüzgarda yeni bir döneme giriyor
Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) Başkanı Dr. İbrahim Erden, yapılan düzenlemenin Türkiye’nin 2035 enerji stratejisi ve 2053 net sıfır karbon hedefi doğrultusunda çok önemli bir adım olduğunu belirtti. Erden, “Bu düzenleme, Türkiye’nin rüzgarda 48 GW kurulu güce ulaşma hedefini daha kısa sürede gerçekleştirmesinin önünü açıyor. Enerji ithalatı azalacak, cari açık düşecek ve sanayi üretiminde ciddi bir ivme kazanılacak” dedi.
Dr. Erden, yasa sürecine katkı sunan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, TBMM komisyon ve grup başkanlarına teşekkür ederek sektörün bu yeni döneme güçlü bir şekilde hazırlandığını ifade etti.
Türkiye’nin yenilenebilir enerji geleceği hız kazanıyor
Mevcut durumda yaklaşık 14 GW olan rüzgar kurulu gücünün, tahsis edilen binlerce MW’lık kapasiteyle çok daha kısa sürede yatırıma dönüşmesi bekleniyor. Yeni yasa ile birlikte yatırımcıların önünü açan, bürokratik süreçleri sadeleştiren ve enerji projelerinde zaman kaybını önleyen adımların hayata geçirilmesiyle, Türkiye’nin yenilenebilir enerji alanındaki hedeflerine daha hızlı ulaşması öngörülüyor.
















