Türk musikisinin büyük ustalarından, “neyzenlerin kutbu” olarak anılan Niyazi Sayın, 94 yaşında (1927) hayatını kaybetti. Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü sahibi olan Sayın, sadece ney değil, ebru ve fotoğraf sanatlarında da önemli eserler vermiş, kültürümüzün sürekliliğine büyük katkılar sağlamıştı.
1929 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Niyazi Sayın, çocuk yaşlarda başladığı müzik yolculuğunu kısa sürede sanata adanmış bir hayata dönüştürdü. Tanburi Cemil Bey ve İstanbul ekolünün temsilcisi olarak tanınan Sayın, TRT radyolarının müzik neşriyatında uzun yıllar görev aldı, yüzlerce öğrencinin yetişmesine öncülük etti.
Sayın’ın ney icrasındaki zarafet, nefes kontrolü ve derin iç dünyayı yansıtan tavrı, Türk musikisinde bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor. Onun sanat anlayışı, sadece bir icra biçimi değil, aynı zamanda bir ruh terbiyesi olarak tanımlanıyor.
Kültür ve sanat camiası, Niyazi Sayın’ın vefatının ardından derin bir üzüntü yaşadı. Sanat dünyasından birçok isim, Sayın’ın ardından taziye mesajları yayımladı.
Üstadın vefatının ardından Dr. Ozan Kolbaş, Sayın’ın manevî derinliğini yansıtan şu rübaiyi kaleme aldı:
Mefâ’îlün Mefâ’îlün Mefâ’îlün Mefâ’îlün-
İşitmiş tâ ezelden “İrci’î” emrin dönüp Hakk’a
Elin çekmiş cihânın hây u hûyundan hemân muhkem
Geçirmiş ömrünü ebrû, sedef, gül, nây u tesbîhle
Fenâfi’llâhı istikbâline kuşlar da tutmuş dem
Türk musikisinin yaşayan hafızalarından biri olarak kabul edilen Niyazi Sayın, “gözlerden gönüllere düşen bir neyzen” olarak hatırlanacak.
Sanat camiası, Sayın’ın ardından “Türk musikisinin son büyük ustası gitti” ifadeleriyle üzüntüsünü dile getirdi.
Pek çok sanatsever sosyal medya üzerinden üzüntüsünü dile getirirken, Sayın’ın “yalnızca bir neyzen değil, bir medeniyetin sesi” olduğunu vurgulayan paylaşımlar öne çıktı.
Niyazi Sayın kimdir? 
Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri kapsamında 2014 yılında müzik alanında ödül alan Niyazi Sayın, 12 Şubat 1927 tarihinde İstanbul’un Üsküdar semtinde dünyaya geldi.
Türk musikisinin en önemli temsilcilerinden biri olan Sayın, müzisyen ve neyzen kimliğiyle hem icra hem de eğitim alanında unutulmaz katkılarda bulundu. Sanatla erken yaşlarda tanışan Sayın’ın hayatındaki dönüm noktalarından biri, 1947 yılında Mustafa Düzgünman ile yollarının kesişmesiydi.
Düzgünman’ın evinde düzenlenen özel dini musiki meşkleri, Sayın’ın musikideki derin yolculuğunun başlangıcı oldu. Ustasından yalnızca musiki değil; ebru, ciltçilik ve fotoğrafçılık sanatlarını da öğrenerek, geleneksel sanatların çok yönlü bir temsilcisi haline geldi.
Niyazi Sayın, ömrünü musikiye adamış bir sanatçı olarak, yalnızca ney icrasında değil, manevi ve estetik bir anlayışın taşıyıcısı olarak da hatırlanıyor.
Klasik Türk musikisi repertuvarında önemli eserlerin kayıt altına alınmasına öncülük etmiş, çok sayıda öğrenci yetiştirmiş ve yüzlerce konserle Türk müziğini ulusal ve uluslararası sahnelere taşımıştır.
Sayın, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü, Devlet Sanatçısı unvanı ve neyzenlerin kutbu olarak anılmasının yanı sıra, zarafet, tevazu ve derin sanatsal disipliniyle de Türk kültür tarihinde müstesna bir yere sahiptir.
















