Türkiye’de konut sektörü ciddi bir barınma kriziyle karşı karşıya. Arzın talebi karşılayamaması, her geçen yıl büyüyen konut açığına ve artan fiyatlara neden olurken, ev sahibi olmak milyonlarca vatandaş için hayal haline geliyor. KONUTDER verilerine göre, ülkede yıllık konut ihtiyacı 700 binin üzerinde olmasına rağmen, üretim 2024 yılı itibarıyla 500 binin altına düşerek yaklaşık 482 bin seviyesinde kaldı.
Sektör temsilcileri, bu açığın önümüzdeki yıllarda daha da büyüyebileceği konusunda uyarıyor. Konut açığının sadece fiyatları değil, aynı zamanda kiraları da yukarı çektiği belirtiliyor. Düşen ev sahipliği oranı, artan kiralık talebi ile birleştiğinde, dar gelirli vatandaşlar için barınma sorunu derinleşiyor.
İstanbul’da alarm: 10 yılda 1,2 milyon yeni konut lazım
KONUTDER’in PwC Türkiye iş birliğiyle hazırladığı rapora göre, İstanbul’un 2025-2034 yılları arasında 1 milyon 220 bin yeni konuta ihtiyacı var. Hane halkı yapısının değişmesi ve tekil yaşam biçimlerinin artması, küçük metrekareli dairelere olan talebi tetikliyor. Ancak mevcut üretim kapasitesi bu ihtiyacı karşılamaktan oldukça uzak.
Sosyal konutlar yetersiz kalıyor
TOKİ’nin bugüne kadar ürettiği yaklaşık 1,5 milyon konut ve son 20 yılda özel sektörle birlikte toplamda 4 milyonluk üretim, konut ihtiyacını karşılamada yetersiz kalıyor. Önümüzdeki 10 yıl içinde en az 7 milyon yeni konutun daha üretilmesi gerektiği ifade ediliyor.
Sektör çözüm bekliyor
Arz-talep dengesizliğinin giderilmesi ve barınma krizinin çözülmesi için sektör temsilcileri hükümete çağrıda bulunuyor. Müteahhitlik firmalarının desteklenmesi, arsa maliyetlerinin düşürülmesi ve finansmana erişimin kolaylaştırılması gibi talepler ön plana çıkıyor. Ayrıca Hazine arazilerinin özel sektöre uygun koşullarla sunulması ve hem üreticiye hem de alıcıya yeni finansman modelleriyle kredi kolaylığı sağlanması gerektiği vurgulanıyor.
İkinci el stoklar da tükeniyor
2023’te yalnızca 504 bin konut üretildiği, 2024’te ise bu sayının 482 bine gerilediği açıklanırken, sektörde ikinci el stoklarla sağlanan geçici denge de artık sona eriyor. Yeni birinci el konut arzı olmadan, bu stokların piyasayı dengeleyemeyeceği ifade ediliyor.
Barınma krizinin etkileri yalnızca konut piyasasıyla sınırlı kalmıyor. Kira fiyatlarının artışı genel enflasyonu da yukarı çekerken, inşaata bağlı 260 alt sektörün durma noktasına gelmesi, ekonomiye olan etkileri katlayarak artırıyor.