Avrupa gayrimenkul sektörü, zorlu ekonomik ve jeopolitik şartlara rağmen geleceğe dönük umut dolu bir perspektif sunuyor. PwC ve Urban Land Institute (“ULI”) tarafından gerçekleştirilen "Gayrimenkulde Gelişen Trendler" araştırması, sektörün 2025 yılı için ihtiyatlı bir iyimserlik sergilediğini ortaya koyuyor. Araştırma ayrıca iklim değişikliği ve jeopolitik risklerin öne çıkan sorunlar olduğunu gösteriyor.
İklim Riskleri ve ESG Uygulamaları
Katılımcıların %66’sı, çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) uygulamalarının en büyük yönlendirici faktörünün iklim riski olduğunu belirtti. Ekstrem hava olaylarının artması, sigorta primlerini yükseltirken poliçe yazma kapasitesini azaltıyor. Bu durum, sigorta edilebilirlik sorununu ortaya çıkarıyor ve sektörün karbonsuzlaşma hedeflerine ulaşmasında ek zorluklar yaratıyor.PwC Türkiye Gayrimenkul Sektörü Lideri Umurcan Gago, “Gayrimenkul finansmanında kredi kuruluşları, iklim risklerini giderek daha fazla dikkate alıyor. Sektör oyuncularının bu risklere adapte olması hayati bir önem taşıyor,” dedi.
Ekonomik Büyümeye Yönelik Endişeler
Kırılgan ekonomik büyümeye rağmen faiz oranlarının pozitif bir seyir izlemesi, gayrimenkul sektörüne bir nebze rahatlama getiriyor. Araştırma, özellikle lojistik, depolama ve çeşitli konut türlerinin dayanıklı performans sergilediğine dikkat çekiyor.Katılımcıların %56’sı enflasyon endişelerinin azaldığını belirtirken, uluslararası büyümeye dair endişeler öne çıkıyor. Bununla birlikte, sermaye girişleri ve finansmana erişim konularında iyimserlik artıyor.
En Çok Tercih Edilen Şehirler: Londra, Madrid ve Paris
Araştırmaya göre, Avrupa gayrimenkul sektöründeki lider şehirler bu yıl Londra, Madrid ve Paris oldu. Piyasa büyüklüğü ve likidite, bu şehirleri tercih edilen lokasyonların başına taşıyor. Hollanda, İngiltere, İsveç ve İtalya gibi pazarlarda hacim artışı beklenirken Fransa, Almanya ve İspanya’daki toparlanma zaman alabilir.
Yapay Zekâ ve Teknolojik Dönüşüm
Araştırmada, yapay zekânın (“AI”) gayrimenkul sektöründeki potansiyeli vurgulanıyor. Bununla birlikte, yapay zekâ uygulamalarının getirdiği güvenlik açıkları ve düzenleyici uyum konuları endişe kaynağı olarak öne çıkıyor. AI’nın etkisi, hem operasyonel etkinliği artırma hem de sektördeki riskleri azaltma potansiyeli sunuyor.
Gelecek Tahminleri ve Sektörel Stratejiler
Araştırmaya katılan uzmanlar, 2025 yılında belirgin bir toparlanma yerine, üç ila beş yıl sürecek bir iyileşme dönemi öngörüyor. Bununla birlikte, enflasyon ve faiz oranlarına dair endişelerin azalması, sektörün genel performansı için olumlu bir sinyal veriyor.Sonuç itibariyle Avrupa gayrimenkul sektörü, ekonomik ve siyasi belirsizliklere rağmen esneklik ve adaptasyon kabiliyetiyle gelecek için umut vaat ediyor. Çevresel ve teknolojik dönüşümün sektörün şekillenmesinde önemli bir rol oynayacağı bu dönemde, oyuncuların uzun vadeli stratejilerle hareket etmeleri kritik bir öneme sahip.