Eski çalışanı Mustafa Kurt, Köfteci Yusuf hakkında sır olmayan ancak bilinmeyenleri anlattı. Köfteci Yusuf ile alakalı zor bir süreç devam ederken, eski çalışanlarından şirket ve Yusuf Akkaş hakkında bilinmeyenler ortaya çıkıyor.
Eski çalışanı Mustafa Kurt, Köfteci Yusuf hakkında sır olmayan ancak bilinmeyenleri anlattı. Köfteci Yusuf ile alakalı zor bir süreç devam ederken, eski çalışanlarından şirket ve Yusuf Akkaş hakkında bilinmeyenler ortaya çıkıyor.
280 şubeye ulaşmış yerli franchise markası Köfteci Yusuf ile alakalı gündem devam ediyor. Özellikle sosyal medya hesapları üzerinden markanın korunması gerektiğine dair yorumların dışında, bir daha tercih edilmeyeceğine dair yorumlar da günlerdir akıp gidiyor.Tartışma programlarına kadar konu olmaya devam eden Köfteci Yusuf hadisesi bir kesime 100 yıldır bu ülkede kaybettirilen marka ve değerleri hatırlatıyor. Farklı bir kesim ise karalama, markayı yok etme adına yazılanlara, söylenenlere şahit olduğumuz bir dönemden geçiyoruz. Yusuf Akkaş / Köfteci YusufKoruyan olduğu kadar, bir o kadardan fazla karalayanları görüyoruz.Linkedin profillerinde Köfteci Yusuf'un çeşitli pozisyonlarında görev yapmış kişilerin yazdıkları dikkat çekiyor. Bir dönem bu firmada çalışmış, kariyerlerini şuanda farklı yerlerde sürdüren samimi kişiler Köfteci Yusuf'ta çalıştıkları süreçte karşılaştıkları ilginç anekdotları paylaşıyorlar. Zor günler geçirmeye başlayan Köfteci Yusuf'un sır olmayan, ancak pek bilinmeyen yönlerini, şirket mantalitesini ortaya koyan önemli açıklamalar bir bir deneyimlemiş profiller tarafından paylaşılıyor.Bu profiller arasında rastladığımız isimler arasında Mustafa Kurt, son derece dikkat çeken bir yazı kaleme aldı. Kurt, 2018 ve 2020 yılları arasında danışman olarak Köfteci Yusuf yönetimiyle yaşadığı deneyimleri kendi profilinde paylaştı. Bizlerde sorumlu yayıncılık anlayışımız gereği tüm tarafsızlığımızla bu yazının tamamına yer vermek istedik.KENDİ ŞAHİTLİĞİMLE BİR DEĞERLENDİRME: KÖFTECİ YUSUF2018-2020 yıllarında Köfteci Yusuf firmasında yönetim etkinliği, strateji ve İK konularında danışman sıfatıyla bulundum ve doğal olarak şirketin süreçleri ancak daha da önemlisi şirketin mantalitesi hakkında net bilgi sahibiyim.Üretim tesisinin örnek bir tesis olması, Bursa'nın en muhafazakar ilçesinde sadece kadınlardan oluşan bir ekiple köftelerin hazırlanması gibi konuları geçiyorum.Firmada görev aldığım esnada bir kaç kez maliyetler konusunu da incelediğimiz hatırlıyorum. Şirket sahibi Yusuf Bey'in hemen uygulanabilir maliyet iyileştirme önerilerine bile mesafeli yaklaştığının şahidiyim. Örneğin o zaman 100 kadar şubeye günlük 200bin kadar müşteri geliyordu ve bunların yarısının tuvaletleri kullanması durumunda yaklaşık 300bin adet kağıt havlu kullanılması gerekiyordu. Bunun yerine el kurutma cihazı alımıyla yıllar boyunca şirketin elde edeceği kazanç hesaplandı ve kendisine sunuldu. "Bu cihazın sağlığa zararlı olduğuna dair bilgiler var, o yüzden şimdilik dursun" dediğini hatırlıyorum.Yine maliyet yönetimi konusundaki mantaliteyi izah edebilecek farklı çok güçlü örnekler mevcut.Günde 200 bin kişinin girdiği 1 restoran zincirinin tedarikçi firmaların hayali olduğunu tahmin edebilirsiniz. O yüzden sadece firma içinden önerilerle değil tedarikçi firmaların da maliyet düşürme kapsamında kapı aşındırdığına çok kez şahit oldum. Bazıları da çay üreticisiydi. Firma ÜCRETSİZ sunduğu çayın kalitesini çok ama çok önemserdi. Bu yüzden bir çok firmadan mevcut fiyatının çok çok altında çay tedariği teklifi gelmesine rağmen Yusuf Bey'in o dönemin en kaliteli çayı olarak piyasaya konumlanmış olan, itibarlı bir çay markasının özel serisinde ısrarcı olduğunu biliyorum. Müşterilere ücretsiz olarak (o dönem günde 500 bin bardak civarı) sunulan çayda bile maliyet-odaklı davranmayan bir şirket mantalitesinin altını çizmek istiyorum.Firmadaki projem sonrasında yeni tanışmalarda zaman zaman firmanın konusu açılabiliyordu. Bunlardan birinde zamanında Köfteci Yusuf'a şalgam suyu sağlayan bir firmanın üst düzey yöneticisi "Yahu ben bir türlü anlayamadım, yıllarca biz plastik şişede daha ucuz dememize rağmen Yusuf Bey hep cam şalgam suyu tercih etti. Maliyet odaklı bir firmada hayret edilecek bir şey doğrusu." şeklinde bir değerlendirmede bulundu. Bu konunun firma içinde de defalarca konu edildiğine şahit oldum. Yusuf Bey plastik şişelerdeki hissin çok kötü olduğunu ve cam şişelerdeki ürünün daha kaliteli olduğuna vurgu yaptığını hatırlıyorum.Yıllar içinde maliyet çalışmaları devam ettikçe bu konuda bir şirket ilkesi geliştirmek gerekti ve bu ilke daha sonra beton gibi kalıplaşan bir slogana dönüştü: *maliyet düşürme çalışması yaparken asla müşterinin tabağına dokunma!*Özetle 3 yıla yaklaşan şahitliğimle şunu net söyleyebilirim; şirket mantalitesi bırakın ürünlerinde -kültürümüzde çok büyük tepki alabilecek domuz eti kullanmayı- masadaki sunulan ürünlerde kaliteyi düşürebilecek her öneriye kapalıdır. Köfteci Yusuf olarak tanınan Yusuf Akkaş'ın gelişmeler üzerine yaptığı açıklama: